İNGİLİZ SÖMÜRGE İDARESİ'NİN TEHLİKELİ DÜŞMANI: KEMALİSTLER
- Kemalist Kıbrıs
- 20 Kas 2021
- 2 dakikada okunur
Yazan: Mert Yağızhan KOÇOĞLU
"Rumların Valilik binasını ateşe vermesinin ardından, Yasama Meclisi dağıtıldı. Eğitim sistemi İngilizlerce tekrardan düzenlendi ve siyasi örgütler yasaklandı. Yasaklanan siyasi örgütler arasında Evkafçılar yoktu ve böylece kaybettikleri seçime rağmen İngiliz Demokrasisi(!) sayesinde adadaki Türklerin tek yasal siyasi lideri oldular."
Kıbrıs Türk mücadelesinde ezilen halkı kurtarıp düzlüğe çıkarmak için farklı yollar seçen siyasal örgütlenmeler vardı. Bu siyasal örgütlenmelerde Kemalistler ve İngilizci Evkafçılar ön plana çıkmaktaydı. İdeolojik söylem ve yöntem olarak ayrılan bu iki hareketin en temel farkı toplumu adlandırma biçimiydi. Kemalistler, kurtarmak istediği toplumu “Kıbrıs Türk Cemaati” olarak adlandırırken Evkafçılar “İslam ahalisi” olarak nitelendiriyordu. Bu durum kamusal alanda da kendini göstermeye başlamış, kişiler bağlı oldukları ideolojiye göre giyimlerini şekillendirmişlerdi. Örneğin, söz konusu dönemde fes Kemalistlerin reddettiği bir giyim olduğu için fes takmak ideolojik semboldü. Dahası, Evkafçı hareketin, toplumu "Müslüman İngilizler" olarak da tabir ediyor oluşu, İngilizlerle işbirliğinin devamlılığını istediğinden; fes takmayanlar “doğru yoldan çıkmış ve İngiliz sadakatini hak etmiyor” olarak değerlendirmesi, iki taraf arasındaki ayrımı daha da arttırdı. Ayrışmalar burada da sınırlı kalmıyor, Kemalistler yazınlarında Latin harfleri kullanırken, Evkafçılar geleneksel yazı diline devam ediyordu. Bundan dolayı Kemalistler, adadaki Türk varlığını sürdürebilmek için modernleşmeyi, Türk kimliğine sahip çıkarak reformlar yapmayı hedeflese de yeteri kadar başarılı olamadı.
Köylü sınıfına ulaşarak modernleşme hareketini yaygınlaştırmak istemelerine karşın bunda başarılı olamamaları sebebiyle, Evkafçılar daha dinamik hareket edebiliyordu. Zaten, Kemalist hareketi sahiplenebilecek bir burjuvazi olmadığı için, hareketin liderleri ideolojilerini sınıfsal olarak tabanlaştıramadı. Ancak tüm bunlara karşın, 1930 yılındaki Yasama Meclisi seçimlerinde, İngilizcilerin yerine Kemalistlerin birinci çıkması adadaki Kemalist mücadeleyi hızlandırdığı gibi anti-Kemalist hareketi de alevlendirdi. Yasama Meclisi’ndeki gücüyle sömürge yönetiminin dengelerini alt üst edebilecek kadar etkili olmaya başlayan Kemalistler, 1931 yılında adanın dört bir yanından gelen temsilcilerle Meclis-i Milli Kongresini gerçekleştirdi. Kongrede alınan kararlar özellikle Evkafçılar’ı hedef almakta ve radikal çözümler sunmaktaydı. Alınan kararlara göre Türk ulusunun modernleşmesi, önünde engel olarak gördüğü herhangi bir Evkaf setini kaldıracak, Evkafçıların simge olarak kullandığı İslami sembollerin denetlenmesi için Müftülük makamı tekrar kurulacak ve eğitim Evkafçılar’ın elinden alınacaktı. Adadaki eşitlikçi ve bağımsız devletin inşasına giden bu sürecin hemen ertesinde, Rum toplumu Enosis isyanına kalkıştı. Bu isyan, İngilizlerin sömürge yönetiminin adadaki düzeni tekrardan kendi yararına kurmasını sağladı. Vatanı ortak mücadele ile sömürge yönetiminden kurtarma fikrine karşı başlatılan müdahelelerde, Kemalist hareket de kurumsal olarak ilk örgütlendiği anda dağıtıldı.
Rumların Valilik binasını ateşe vermesinin ardından, Yasama Meclisi dağıtıldı. Eğitim sistemi İngilizlerce tekrardan düzenlendi ve siyasi örgütler yasaklandı. Yasaklanan siyasi örgütler arasında Evkafçılar yoktu ve böylece kaybettikleri seçime rağmen İngiliz Demokrasisi(!) sayesinde adadaki Türklerin tek yasal siyasi lideri oldular.
Bu süreçte modernleşmeyi hedefleyerek kendi aralarında kimlikleşmeye çalışan, kısa sürede de olsa beklenmedik bir şekilde siyasi liderliği eline alan Kemalistler baskılara dayanamadı. Kimisi Türkiye’ye göç etti, kimisi faaliyetlerini gizli olarak yürütmeye devam etti. Bir kısmı da adadaki Enosis mücadelesine karşı koymak için Evkaf çatısı altına girme yolunu seçti.
Comments