top of page
Ara

KUZEY KIBRIS TÜRK CUMHURİYETİ'NİN MARUZ KALDIĞI EKONOMİK AMBARGO

  • Yazarın fotoğrafı: Kemalist Kıbrıs
    Kemalist Kıbrıs
  • 4 Oca 2022
  • 3 dakikada okunur

Güncelleme tarihi: 5 Oca 2022

Yazan: Miraç ÖZPOLAT (ODTÜ KKK ADT)


"Avrupa Birliği, Kıbrıslı Türklere verdiği sözleri tutmadı ve sonuç olarak Kıbrıslı Türkler büyük bir hayal kırıklığına uğradı. "


Kuruluş tarihi olan 15 Kasım 1983’den bu yana yalnızca Türkiye Cumhuriyeti tarafından tanınan Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti, bağımsız bir devlet olduğunu ilan etmesinin sonucunda siyasi, hukuki ve ekonomik açıdan ambargolara maruz kalmaktadır. 1994 yılında Avrupa Birliği Adalet Divanı tarafından alınan “Anastasiou” kararından bu yana ekonomik ambargo etkisini göstermektedir. Bu karar sonucunda, KKTC’nin AB ülkeleri ile ticareti tamamen sona ermiş ve Kıbrıs Türkleri resmen ekonomik izolasyona uğramıştır.


KKTC’ye Yönelik Ekonomik İzolasyon Politikası


1973 yılında Avrupa Birliği ile Kıbrıs Cumhuriyeti arasında imzalanan Ortaklık Anlaşmasında Kıbrıslı Türklerin de imzası vardı ve bu anlaşmaya göre Kıbrıslı Türkler Magusa Limanı ile Ercan Havaalanı üzerinden AB üyesi devletlere ihracat yapabilecekti. 1994 yılına kadar uygulanan bu karar, Birleşik Krallık mahkemeleri aracılığıyla AB Adalet Divanı’na başvuran Kıbrıslı Rumların girişimleri sonucunda AB Adalet Divanı Anastasiou adı verilen kararı aldı. Bu karar AB ile Kıbrıslı Türkler arasındaki ticaret uygulamasına son verirken, Kıbrıslı Türklerin şimdiye kadar ekonomik ve ticari ambargolar altında ezilmesine neden oldu. (1)


Yeşil Hat Tüzüğü:


KKTC’nin ekonomik izolasyonunu sona erdirme amacıyla 2004 yılında “Yeşil Hat Tüzüğü” yürürlüğe girdi. Kıbrıslı Türklerin tarım ürünlerini ihraç etmesine olanak sağlayan Yeşil Hat Tüzüğü’ne göre Kıbrıslı Türkler, Kıbrıs Rum Yönetimi’ne ait limanlar ve havaalanları aracılığıyla AB ülkelerine ihracat yapabilecekti.


Fakat içerik ve uygulama bakımından oldukça sınırlı olan Yeşil Hat Tüzüğü siyasi nedenlerden dolayı amacına ulaşamadı.(2) Böylece, Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’nin iddialarının aksine, Kıbrıslı Türklerin AB ile serbest ticaret yapmasını sağlayamayan Yeşil Hat Tüzüğü, KKTC’nin maruz bırakıldığı ekonomik ambargoyu ortadan kaldıramadı.



AB’nin Doğrudan Ticaret Tüzüğü Taahhütleri


Referandum sonucu Annan Planı, Kıbrıslı Rumların %75’i tarafından reddedilmiş, Kıbrıslı Türklerin ise %65’i tarafından kabul edilmişti. Kıbrıs’ın AB üyeliği tek taraflı olarak gerçekleştiğinde Kıbrıslı Türklerin dikkate alınmamasına rağmen Avrupa Konseyi, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti ile doğrudan ticarete başlanması ve maddi destek yapılması üzerine Avrupa Komisyonu’nu iki ayrı tüzük hazırlaması için görevlendirdi. AB Bakanlar Konseyi, geleceğini AB’de gören Kıbrıslı Türkler üzerindeki izolasyona son verilmesinin gerekliliğini beyan etti.(3)


Hayal Kırıklığı, Tutulmayan Sözler


Avrupa Birliği Konseyi 2006 yılında Komisyon tarafından hazırlanan tasarıdan “doğrudan ticaret” bölümünü çıkararak yalnızca “maddi destek” bölümünü onayladı. 259 milyon Euroluk destek verilmesine yönelik tüzük 27 Şubat 2006’da yürürlüğe girdi. Bu yardım Avrupa Birliği tarafından Kıbrıslı Türklere yapılan bir iyilik gibi gösterilmeye çalışıldı. Bu nedenle, Kıbrıslı Türklerin AB ile doğrudan ticaret yapmaya yönelik beklentileri Kıbrıs Rum Yönetimi ve Yunanistan’ın teşkil ettiği engeller sebebiyle karşılanmadı. Avrupa Birliği Kıbrıslı Türklere verdiği sözleri tutmadı ve sonuç olarak Kıbrıslı Türkler büyük bir hayal kırıklığına uğradı. Doğrudan Ticaret Tüzüğü Avrupa Birliği kurumlarında halen daha bir tasarı olarak bulunmaktadır ve bu durum Avrupa Birliği çevrelerinde bazı olumlu gayretlerin var olduğunu gösterdiği gibi Kıbrıslı Türklerin AB ile serbest ticaret yapma umutlarını diri tutmaktadır. (4)


Çifte Standart

Konu Kıbrıslı Türkler olduğunda Avrupa Birliği, ekonomik açıdan da çifte standartlar göstermektedir. Örneğin, Avrupa Birliği, gümrük sınırları içerisinde olmayan ancak Birlik sınırları içerisinde olan Ceuta (Septe), Melilla ve Cebelitarık bölgeleri üzerinde ticari anlaşmaları uygulamaktadır. Üstelik bu bölgeleri için yapılan özel ticaret rejimi başvurusu, genişleme olarak değil, uluslararası ticari mesele olarak değerlendirilmiştir. Diğer yandan, KKTC de aynı durumda olmasına rağmen Avrupa Birliği kurumları bu hususu uluslararası ticari mesele olarak değil genişleme olarak değerlendirmektedir. (5)


Yerleşme özgürlüğü, rekabet özgürlüğü ve girişim özgürlüğü gibi hususlar Avrupa Birliği’nin temel ilkeleri olmasına karşın, Avrupa Birliği’nin Kıbrıs’taki toplumlara karşı olan tutumu “çifte standart” olarak özetlenebilir. Bu durum Avrupa Birliği politikalarının güvenilirliğini zedelemektedir. Kıbrıslı Türklerin 30 yılı aşkın bir zamandır maruz kalmakta olduğu ekonomik izolasyonu, AB kurumları göz ardı etmekte ve üç maymunu oynamaktadır. Kıbrıs’taki durumun tek cümleyle açıklanabilmesi için, AB tutumunun anahtar sözcüğü olan çifte standardın yanında, diğer anahtar sözcükler “adaletsizlik”, “sözler” ve “hayal kırıklıkları” da dikkate alınmalıdır.


Referanslar:


Atun, S. (2012). Doğrudan Ticaret Tüzüğünün Avrupa Birliğinde Kabul Edilmesi Durumunda Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetine Etkileri, Kıbrıs Uyuşmazlığı Çalıştayları, p. 5-10.


Çerkez, G. (2012). Doğrudan Ticaret Tüzüğünün Avrupa Birliğinde Kabul Edilmesi Durumunda Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetine Etkileri, Kıbrıs Uyuşmazlığı Çalıştayları, p. 12-18.


Eralp, N.A. (2010). Doğrudan Ticaret Tüzüğü: Tüm Taraflar İçin Bir Çıkış Yolu Olabilir mi?, TEPAV Politika Notu, p. 1-5.


Gülmez, S.B., Gülmez, D.B. (2008). The EU Conditionality in the Cyprus Problem: Catalyzing Euro-Scepticism in Turkey?, Journal of Cyprus Studies, p. 28-30.


Ulusoy, K. (2015). Doğu Akdenizde Güç Mücadelesi ve Kıbrıs Sorunu, USAK, p. 117-125.



 
 
 

Comments


bottom of page